Bilimsel Makaleler

Saç ekimi sanatsal bakış açısı gerektiren bilimsel bir uygulamadır. Tek başına el becerisinin yetmediği gibi, bilimsel kanıtlarının olmadığı ve araştırmaların yapılmadığı bir saç ekimi sürecinden bahsetmek de imkansızdır. Saç ekiminde en fazla karıştırılan konuların başında ise greft, saç kökü ve foliküler ünite kavramları gelir.

Greft saç kökünü ya da köklerini ve deriyi barındıran bir yapıdır.

Greftin içinde bulunan tekli saç birimidir.

Folliküler ünite ise saçlı deride ikili veya daha fazla adette bulunabilen mikro saç kökü demetleri olarak ifade edilebilir. Kısaca saç ekiminde greft, foliküler ünite olarak geçer.
Sıklıkla yapılan bir yanlış ifade olan greft ve saç kökü arasındaki fark, greftin tek ya da çoklu, saç kökünün ise tekli birim olmasıdır. Sonuç olarak saç ekimini bir saç kökü nakli olarak değil, greft nakli olarak düşünmeliyiz. Tek greftin içinde birden fazla saç kökü olabilir ve biz donör alandan saç köklerini değil, greftleri toplarız. Tek greftin içinden 1,2, 3, 4 ve hatta 5 adet saç kökü çıkabilir. Fakat bir greftin içinden kaç adet saç kökünün çıkacağını ancak saç ekimi yapılırken, greftlerin toplanıp, içindeki mikro saç kökü demetleri açığa çıktığında anlayabiliriz.

2018 senesinde bilimsel makale olarak yayınlanan araştırmamızda ise nakledilmek istenen foliküler ünite sayısını içerme olasılığını ile donör kafa derisinin alanını tahmin etmeye yardımcı olabilecek bir çalışma yaptık.

Kliniğimizde Ocak 2014 – Ocak 2018 tarihleri ​​arasında saç ekimi yaptırmış 1030 hastamızı incelemeye aldık. Hastaların yaş ortalaması 37,2 idi. Donör alandan greftler, en fazla 2’li saç kökü barındırıyordu. Foliküler ünite yoğunluğu 70 ile 90 arasında, saç yoğunluğu 130 ile 220 saç / cm2 arasında değişiyordu. Ayrıca postoperatif frontal ödem en sık görülen komplikasyon olarak gözlemlendi.

Saç kökü yoğunluğunun ve ekibin ne denli önemli olduğunu anladığımız bu çalışmamızda 1030 hastanın 994 erkek, 36’sı kadındı. Araştırmanın ilk aşaması olarak tüm hastaların ilk saç ekim seansları ele alındı. Bütün olgularda verici saç ekim alanı 1mm kısalığa getirilecek şekilde kesildi. Hastaların saç kalınlığına göre 0.8 mm ve 0,9 mm punclar kullanılarak sedasyon altında lokal anestezi desteği ile köklerin toplama işlemi yapıldı. Toplanan saç kökleri özel bir solüsyon içinde saç kökü sayısına göre gruplandırılarak ekime hazır hale getirildi. Saç kökünün yaşayabilirliğini arttırmak için solüsyonda 4 derecede bekletildi. Daha sonra alıcı alanlar lokal anestezik madde ile uyuşturularak ekim için hazırlandı. Saç kökleri birbirinden 1 – 1.4 mm mesafe kalacak şekilde ekildi. Saç köklerinin yerleştirileceği kanallar 1,2 ve 1,5 m’ lik mikro bıçaklar kullanılarak açıldı. Bütün saçlar yerleştirildikten sonra işlem sonrası antibiyotik ve ağrı kesici uygulaması yapıldı. Hastalar özel pansumanı yapılarak ertesi gün kontrolleri yapılmak üzere taburcu edildi. Hastaların 10 gün boyunca saç yıkaması sağlık ekibi tarafından yapıldı. Hastaların ortalama yaşı 37.2 idi. Vakalarda ortalama olarak 3038 foliküler ünite, en az 615, en çok 5900 greft alındığı, en sık alınan greft tipinin ise 2 saç kökü içeren tip olduğu görüldü. Bu araştırmadan anlayacağımız sonuç şudur:
Her bir foliküler ünitede 1,2,3,4 hatta 5 saç kökü bulunabilir. Tek bir foliküler üniteden en fazla 2’li saç kökü çıkmıştır. Bu saç köklerinin hasar görmeden transfer edilmesi son derece önemlidir ve bu uygulamayı yapan ekibin başarısıdır. Herhangi bir insanın foliküler ünitesinde kaç adet saç kökünün bulunduğu tamamen kişiye özeldir ve bu durum tamamen genetik içeriklidir. Kişinin foliküler ünitesinde ne kadar çok saç kökü bulunursa, transfer edilen saç kökü sayısı da o derece artar. Özetle daha fazla saç kökünün bulunduğu olgularda saç ekiminin daha tatmin edici sonuçlar verdiğini ifade etmeye çalışıyorum. Fakat şöyle bir durum var, kaç adet saç kökünün olduğunu işlemden önce tahmin etmek mümkün değil ve bu durum ancak işlem sırasında netlik kazanır.

Makaleyi incelemek için tıklayın