Zaman zaman yerli ve yabancı basında, saç ekimi ameliyatı esnasında veya daha sonrasında komplikasyon oluşumu sonucu meydana gelen ölüm haberlerine denk geliyoruz. Hint içerik ve haber toplayıcısı olarak bilinen Dailyhunt’da 12 Mart 2022 tarihinde yayınlanan bir habere göre; Hindistan’da bir polis memuru saç ekimi ameliyatı geçirdikten bir gün sonra kalbi durarak hayatını kaybetti. Olay sonrası doktor ve hemşirelerin kaçtığı bilgisinin yer aldığı haberde, müdahaleyi yapan doktorun ve ölen şahsın yakınlarının iddiaları; bu ölüme saç ekimi sırasında kullanılan ilaçların neden olduğu yönünde. Gündemi sıkı takip edenler belki hatırlayacaklar; geçtiğimiz yıl ülkemizde de 2 kişinin saç ekimi sonrası hayatını kaybetmesi haber bültenlerinde geniş yer almış, ben ve bu konuda uzman olan meslektaşlarımın görüşüne başvurulmuştu. Çeşitli platformlarda bu ve benzeri haberlere denk gelmek haliyle “Saç ektirmek tehlikeli mi?” “Saç ekiminde ölüm riski var mı?” sorularını gündeme getiriyor. Günümüzde kendini ispatlamış ileri seviye teknolojiyle gerçekleştirilen saç ekimi ameliyatlarıyla ilgili kafalarda soru işaretine yol açan bu konuya açıklık getirmek istiyorum.
Öncelikle Saç Ekimi Tehlikeli Mi?
Saç ekimi bir nevi organ naklidir. Saç ekiminin basit bir kozmetik uygulamaymış gibi lanse edilmesinin ve bu şekilde algılanmasının son derece hatalı ve yanıltıcı bir yaklaşım olduğunu belirtmek isterim. Bir transplantasyon işlemi olan saç ekiminin cerrahi bir prosedür yani ameliyat olduğunun bilincinde olunmalı ve gereken hassasiyet gösterilmelidir. Ameliyat öncesi, esnası ve sonrasına dair tüm süreçlerin sorunsuz bir şekilde tamamlanabilmesi için, titiz bir prosedür planlaması gerekir. Hastanın; boyu, kilosu, kronik hastalıkları, ameliyata engel teşkil edecek bir sağlık sorunu olup olmadığı gibi bilgiler ameliyata uygunluk için önem taşır. İşlem öncesinde, ameliyat güvenliğinin sağlanabilmesi için hastalarımızdan beklenti ve taleplerimiz şu şekildedir:
Bu söylediklerim, sadece arzu edilen görsel sonuca ulaşmak için değil; ameliyat esnasında ve sonrası iyileşme sürecinde hayati önem arz eden risklerle karşılaşmamak açısından da son derece önemlidir.
Saç Ekiminde Pazarlama Tuzaklarına Dikkat
Popüler hale gelen her başarılı uygulamanın etik dışı girişimlerle karalanmaya çalışılması yeni bir yaklaşım değil. Merdiven altı olarak tabir edilen kayıt dışı yerlerde gerçekleştirilen saç ekimi ameliyatlarının telafisi zor ya da mümkün olmayan sonuçlar doğurabileceğine daha önceki yazılarımda da değinmiştim. Uygun klinik koşulların sağlanmasının yanı sıra, işlemi gerçekleştirecek kişinin eğitimi, bilgisi ve tecrübesi de son derece önemlidir. Dolayısıyla, saç ekimi yaptırmak isteyen bir kişinin öncelikle hem doktorunu hem de ameliyatın gerçekleştirileceği kliniği veya hastaneyi çok iyi araştırması gerekir. Bu aşamada bütçenizi düşünmeniz elbette doğaldır; ancak fiyat odaklı bir yaklaşım sizi pazarlama tuzakları karşısında savunmasız bırakabilir.
Maksimum Greft Alımı Nelere Yol Açar?
Saç ekimi ameliyatı sonucunda elde edilecek saç yoğunluğu donör alandan toplanan greft miktarına bağlıdır. Ne kadar fazla sayıda greft toplanırsa, saçsız bölgeye de o kadar fazla ekim yapılabilir. Kulağa hoş geliyor değil mi? İşte size bir pazarlama tuzağı daha! Yüksek sayıda greft vaatlerine kuşkuyla yaklaşmanızı öneririm. Zira, donör alan kapasitesini zorlamak saç ekimi sonrası nekroz ile sonuçlanabilir. Başta nekroz olmak üzere maksimum greft toplama hedefi şu sonuçları doğuruyor:
Hücrelerin kalıcı bir şekilde hasar görmesi anlamına gelen nekroz, saç ekimi sonrası çok yaygın görülmese de en riskli komplikasyon olarak değerlendirilir. Tek seansta yüksek miktarda greft alımını zorlamak nekroz gibi tedavisi zor bir hastalıkla sizi baş başa bırakabilir. Fazla sayıda greft toplama çabasının dışında; cerrahi hatalar, diyabet gibi kronik hastalıkların varlığı ve doktorun sigara konusundaki tavsiyelerinin hiçe sayılması da nekrozu tetikleyebilmektedir. Donör alanda veya ekim sahasında koyu bir renkle kendini belli eden bu durum vakit kaybedilmeden doktorla paylaşılmalıdır.
Ne kadar çok greft ekilirse seans süresi de o kadar uzamaktadır. Donör alandan toplanan greftlerin uzun süre dışarıda bekletilmesi saç köklerinin hayatta kalma şansını azaltmaktadır.
Donör alanı zorlamak başka bir deyişle sömürmek hoş olmayan bir görüntüyle sonuçlanabilir. Saç ekiminde, saçlar kökleriyle birlikte donör alandan alındıkları için bir daha o bölgede saç oluşumu gerçekleşmeyecektir. Greftlerin verici sahadan uygun punch cihazıyla hesaplı bir şekilde toplanması gerekir.
Sonuç olarak; saç ekimi cerrahi bir operasyondur ve her cerrahi operasyon risk taşır. Önemli olan riskin adım adım doğru bir şekilde yönetilmesidir. Daha iyi, daha özgüvenli ve daha mutlu hissettirmek adına yapılan bu radikal değişim prosedürünün, yetkinliği olmayan kişilerin elinde değersizleştirilmemesi gerektiğine inanıyorum.