Otolog yağ grefti, estetik plastik ve rekonstrüktif cerrahide, yumuşak dokuların şekillendirilmesi amacıyla yaygın olarak kullanılmaya başlayan yöntemlerden biri haline gelmiştir. Kişileri kendi hücreleriyle tedavi etme prensibine dayanan uygulamada en kritik aşama, alınan yağların, iyileştirilmesi istenen alanlara enjekte edilmeden önceki ayrıştırılma sürecidir. Rejeneratif tedavi seçeneği olarak yıllardır tartışılan, araştırılan ve işe yaradığı gözlemlenen otolog yağ transferi yönteminin, tedavi sürecine olumlu yönde katkı sağlayabilmesi için, zenginleştirilme stratejileri üzerinde çalışılmaktadır. Uzmanlar, lipolifting prosedürlerinin daha güvenli ve etkili hale gelebilmesi için, tedavide kullanılacak yağlı dokuların zarar görmeden hayatta kalmalarına katkı sağlayan değişkenlerin çok iyi anlaşılması gerektiği görüşündelerdir. Anti aging kapsamında uygulanan prosedürler arasında estetik cerrahinin en büyük silahlarından biri haline gelen otolog yağ transferi yöntemi, saç dökülmesi ve kalıcı saç kaybı problemlerinin giderilmesinde de son yılların en umut verici gelişmelerinden biri olarak kabul edilmektedir. Rejeneratif tedaviler, alınan kan hücrelerinin, yağ dokularının, kök hücrelerin çoğaltılarak kişiye tekrar iade edilmesi şeklinde uygulanır. Uygulanan tedavinin olumlu neticelerine ulaşabilmek için, hücre ve dokuların işlenme aşamaları oldukça önemlidir. İşte size, son yıllarda saç sağlığına yönelik geliştirilen ve uygulanmaya başlayan rejeneratif tedavi yaklaşımlarının güçlü formülleri:
PRP (Platelet Rich Plazma)
PRP; bazı ortopedik hastalıkların tedavisinde, yüz gençleştirme ve yara izi iyileştirme prosedürlerinde ve saç dökülmesi tedavilerinde, kullanımı her geçen gün biraz daha yaygın hale gelen uygulamalardan biridir. PRP tedavisi, alınan kan hücrelerinin santrifüj cihazına sokularak, trombositlerin ayrıştırılması ve iyileştirilmesi istenen bölgelere enjekte edilmesi şeklinde uygulanır. PRP yönteminde santrifüj işlemi sonrasında, normalinden 5 kat daha fazla trombosit elde edilebilmektedir. Trombositten zenginleştirilmiş plazma, sayısız büyüme faktörü ve büyüme hormonu içermektedir. Bu büyüme faktörleri şu avantajları sağlamaktadır:
Trombositten zengin plazma, yara iyileşmesine, kemiklerin rejenerasyonuna ve otolog yağların çoğalmasına yardımcı olur. Hem insanlar hem de hayvanlar üzerinde yapılan deneylerin sonuçları, trombositten zenginleştirme uygulamasının tedavi edici özelliğinin daha hızlı ve daha etkili olduğunu göstermektedir.
Yağ Dokusu İçerikli Kök Hücreler
Yağ dokusundan elde edilen mezenkimal kök hücrelerin estetik plastik ve rekonstrüktif cerrahide kullanımı yaygınlaşmaya başlamıştır. Mezenkimal hücre, erişkin kök hücre tipi olarak tanımlanmaktadır. Kök hücreden zengin hale getirilen yağ dokularının kalıcı olabilmesi için; bozulmamaları, canlı kalmaları, zarar görmemeleri gerekmektedir. Bu aşamada ayrıştırma işleminin çok dikkatli yapılması gerekmektedir. Zenginleştirilmiş yağ greftleri, yüksek yağ dokusu ve yeni bağ dokusu hacmine sahiptir ve çok az ölü doku içermektedir. Çoğalma kabiliyeti olan kök hücrenin en büyük avantajı, nereye enjekte edilirse, o dokunun özelliğine dönüşebilmesidir. Mezenkimal kök hücre, hasarlı doku üzerindeki onarma gücünü; çoğalma, yenilenebilme, farklılaşabilme özelliklerinden alır.
Yağ Dokusu Mühendisliği
Doku mühendisliği terimi; vücuttaki dokuların, laboratuvar koşullarında hazırlanması, işlenmesi, yeniden oluşturulması anlamına gelmektedir. Yağ greftinin alınması, hazırlanması ve enjeksiyonu aşamaları oldukça önemlidir. Yağ dokusu mühendisliği kavramının, yakın bir gelecekte daha da önemli hale geleceği öngörülmektedir.
Gen Terapisi
Damarlanma, Otolog yağ dokularının canlılığını koruyabilmesinde önemli rol oynayan faktörlerden biridir. Daha önce de bahsedildiği gibi, PRP sayısız büyüme faktörü içermektedir. Bunlardan biri de damarlanmayı sağlayan hücreleri çoğaltma kabiliyetidir. Ancak PRP damarlanmayı teşvik eden tek faktör değildir. Gen terapiyle de bu sağlanabilmektedir. Gen tedavisinin, kalıtsal hastalıkların iyileştirilmesinde etkili olabileceği düşünülmektedir. Genetik fonksiyonların yeniden düzenlenmesi anlamına gelen gen terapi, üzerinde çalışmalar devam eden yeni bir konudur.